Son Yazılar

18 Eylül 2017 Pazartesi

İnsanlar bilime neden İnanmaz
- İNTERNET GÜNLÜĞÜ yazdı. 0


Neden hâlâ dünyanın düz olduğuna inananlar var?
2016’da pek çok bilimsel gelişmeye tanık olduk fakat gerçek gelişmelerin yanı sıra yalan haberler de gözümüzden kaçmadı. Örneğin dünyanın düz olduğu, iklimlerin değiştiği haberleri... Bilim insanları, ardında hiçbir dayanağı olmayan bu haberlerin neden uydurulduğunu bizler için araştırmışlar. Hatta bu akıma “anti-aydınlanma hareketi” ismini vermişlerdir.
Araştırmacılar, insanların bilimi reddetmelerine sebep olan birkaç anahtar faktör tanımlamışlar. Üstelik bu faktörler, kişilerin ne kadar eğitimli ya da ne kadar zeki oldukları ile hiç ilgili değil.
Yapılan çalışmaya göre; araştırmacılar, bilimsel gerçekleri reddeden kesimin, iklim değişikliği, aşı güvenirliği, evrim gibi bazı konular üzerinde yoğunlaştığını söylüyorlar. Ayrıca bu reddeden kişiler, tıpkı bilimi kabul edenler gibi bilimle oldukça ilgili ve iyi eğitim görmüş kişiler.
Sorun şu ki; gerçekler söz konusu olduğunda, insanlar bir bilim insanı kimliğinden uzaklaşarak, aşırı savunmacı bir yaklaşımla düşünmeye daha meyilli oluyor. Bilimsel bir gerçek üzerinde bu tarz düşünmek kişileri, tüm bilgi birikimi arasından sadece inanmak istediklerini seçip bunu doğrulamaya yönelik çalışmaya itiyor. Örneğin, iklim değişikliğinde insan faktörünün etkili olmadığını düşünen biri, bu sonucu destekleyen yüzlerce çalışmayı göz ardı ederek yalnızca ulaşmak istediği sonucu destekleyen fikirler üzerinde çalışacaktır. Bu tutum literatürde “bilişsel önyargı” olarak bilinmektedir.
Oregon Üniversitesi’nden araştırmacı, Troy Campbell’a göre; insanlar bilimsel gerçeklerden kaçmak için, dinsel, politik ve kişisel inançlarını öne sürüyorlar. Ayrıca, kendi görüşlerini destekleyen gerçeklerin de konu ile daha fazla ilgili olduğunu düşünüyorlar. Fakat gerçekler inançları ile ters düştüğü zaman inkâr etmeye gerek duymadan, gerçeklerin konu ile ilgili olmadığını savunuyorlar.
Bu çalışma, bir dizi röportaj sonucunda oluşturulmuş ve araştırmanın meta-analiz sonuçları yayımlanmıştır. Ayrıca sonuçlar, San Antonio’da Society for Personality and Social Psychology sempozyumunda sunulmuştur.
Bu çalışmanın yapılmasındaki amaç aslında; bilimsel iletişim hakkındaki yanlışların belirlenmesi ve bunların 2017’de çözüme kavuşturulmasıdır.
Bu çalışma yeni yayımlandığı için, nihai bir sonuca henüz ulaşılabilmiş değil fakat şimdiye kadar alınan sonuçlar, belirli bir konuda kendi gerçeklerine inanan kişilerin düşüncelerinin değiştirilebileceğine dair yeterli bilginin olmadığını gösteriyor.
Araştırmacılar, sorunun çözülmesi için insanların bilimsel gerçekleri kabul etmek konusundaki isteksizliklerinin nedenleri üzerinde düşünülmesini ve yeni fikirlerle tanışmaları için uygun zemin yaratılmasını öneriyor.

Peki bu bilimsel gerçekleri reddetme eğilimi nereden geliyor?

Araştırmacılara göre; problemin büyük bir kısmı, kişilerin politik ve sosyal bağlantılarından kaynaklanıyor. Yale Üniversitesi’nden Dan Kahan yaptığı açıklamada; insanlar eskiden de bilimsel gerçekleri, kendi görüşlerine göre seçerek ayırırlardı fakat bu şimdiki kadar büyük bir problem değildi. Çünkü eskiden bilimsel gerçekler politik ve kültürel liderleri destekleyecek şekildeydi ve halkı bu konuda yönlendirebiliyordu. Oysa şimdilerde, bilimsel gerçekler, kültürel üstünlük ile mücadele etmekte bir araç olarak kullanılmakta ve bu da bilimsel iletişimde problemlere yol açmaktadır.

Peki durumu iyileştirmek için neler yapabiliriz?

Araştırmacılar, kişilerin yüzeysel tutumları ile uğraşmak yerine motivasyonları üzerinden mesajlar yollamanın işe yarayabileceğini düşünüyorlar. Örneğin, iklimsel kuşkular üzerinde düşünecek olursak, bu konuda fikir birliği edilen kısım tespit edilip, sonrasında, bu düşünceleri düzene sokmak için mesajlar verilebilir.
Bu çalışmanın verileri, bir yandan toplanmaya devam ediliyor, bir yandan da farkındalık oluşturması ve fikir alışverişlerini geliştirmesi için bilim camiası ile paylaşılıyor
Araştırmacılar, “anti-aydınlanma hareketi”ni görmezden gelmeye devam etmenin riskli ve ağır sonuçları olabileceğini de belirtiyor. Örneğin aşılamaya karşı olan görüşler, insanların hayatına mal olacak boyutlara gelebilir ya da iklimsel kuşkular nedeniyle, ekonomik, sosyal ve ekolojik tehditlerin boyutları artabilir.
Araştırma ekibi son olarak; bugüne kadar önemli konuların anlaşılmasında, sebep ve kanıtların göz önünde bulundurulduğu ve bu gerçeklerin korkular, gelenekler, ilgiler ya da inançların gölgesinde kalmadığını fakat son bulgulara göre bu düşünme yönteminin saldırı altında olduğunu belirtiyor.
Kaynak
http://www.sciencealert.com/researchers-have-figured-out-what-makes-people-reject-science-and-it-s-not-ignorance
« ÖNCEKİ YAZILAR
SONRAKİ YAZILAR »

Hiç yorum yok

Yorum Gönder