Son Yazılar

21 Ocak 2018 Pazar

Taciz sanığı öğretmenden şok eden mesaj
- İNTERNET GÜNLÜĞÜ yazdı. 0


A.D.'nin babası, 25 Temmuz 2016 günü Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gitgide artarak, hoca A.B.'nin kızına cinsel tacizde bulunduğunu bildirdi. İddianın iletilmesi üstüne savcılık göre soruşturma başlatılırken, A.B., ifadesinin gerisinde serbest bırakıldı. Hakkında yönetimle ilgili soruşturma başlatılan A.B., sonradan Lice ilçesindeki bir okula atandı.

"ŞERİATE GİDELİM, CEZAM ÖLÜM OLSA RAZIYIM"

Taciz iddiasının savcılığa taşınmaması için çaba belirten öğretmen A.B., ikna çabaları sonuçsuz kalınca mağdurun babasına fazla sayıda mesaj gönderdi. Mesajlarda davayı 'şeriat yoluyla' çözmeyi teklif eden A.B., 'Devlet' için 'Allah'a aleyhinde isyan eden' anlamına gelen 'Tağut' ve 'Tağutun mahkemesi ifadesi kullandı. 17 Ağustos 2016 günü yazdığı ve 6 defa üst üste gönderdiği mesajda aileyi şeriata misafir etme eden kesin olmayan, şunları yazdı:

"Bir hata işledim. Suçun Allahın şeriatı doğrultusunda duruşma edilmesi gerekir. Allah ve şeriatına iman ettiğini söyleyen biri olarak, davayı şeriata taşımak yerine Allah'ın yasakladığı tağuta ve tağutun hükmüne havale ettin. Şeriatçı biri olarak Allah'ın hükmüne değil tağutun hükmüne müracaat ettin. Gel senin söyleyeceğin bir imama meseleyi götürelim. Allahın hükmü nedir aramızda imam etken olsun. Şeriat benim ölümüme hükmetsin, eğer ölümden kaçarsam yerlerin ve göklerin laneti üzerime olsun. Kendi elimle tuttuğum parmak izleri bana ait bir silahla canımı sana teslim ederim ki intihar gibi görünüp sana cinayet verilmesin.Tağutun hükmü adalet sağlamaz. Seni tağuta müracaattan vazgeçip Allahın hükmüne müracaat etmeye çağırıyorum. Şeriatçılık sözle olmaz, yaşantıda kendini görüntü zamanı. Şeriata gidelim, cezam ölüm de olsa razıyım. Bu rezil ve kötülerin dünyasından bir an önce defolmak istiyorum. Haram olan namusuna hasar verecek bir şey yapmadım. Allahın helalini talep etmekten nedeniyle bu leke üzerime sürülürse bununla katiyen yaşayamam. Gençlerinizin bir eline keleş bir eline satır da verseniz geleceğim. Bir hiç yüzünden hayatım zehir oldu. Yaptığınız günah ve iğrençliklerin haddi hesabı yok. Helalinden bir işe karşın adım attım. Bana zani, cani, vahşi, kafir muamelesi yapıyorsunuz. O Allahtan korkmaz iftiracı, kalleş, yalancı kızına inanarak namusuna zarar geldiğini bahis ediyordun. Bu iş uzadıkça daha çok koku verir. Bu durumda bütün köy, okul ve yakınlarınız öğrenecek."

HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ'NDEN 4 YIL HAPİS

Dosyadaki sabıka kaydında, A.B.'nin 2000 yılında kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemesi kadar 'Hizbullah terör örgütüne üye olmak' suçundan 4 sene 2 ay hapis cezası aldığı, kesinleşen canice sebebiyle 2004'e değin esir kaldığı, Topluma Kazandırma Yasası'ndan faydalanıp sabıkasını sildirdiği belirlendi. A.B.'nin Facebook hesabındaki fotoğraflarda ise evine Lübnan Hizbullah örgütünün bayrağı ve Hasan Nasrallah'ın fotoğrafını astığı, en küçük oğluna Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ismini verdiği ve çocuğunun üstüne Hizbullah bayrağı örttüğü ortaya çıktı. Facebook'ta Hizbullah Terör Örgütü'nün kaçak lideri Edip Gümüş için "Hizbullah cemaati lideri muhterem Edib Gümüş Ağabeyimiz" diye paylaşım yapan A.B.'nin, hesabında DEAŞ terör örgütünü övgü dolu paylaşımlar bulunduğu ortaya çıktı.

A.B. hakkında 'Çocuğa karşısında cinsel taciz' suçundan 4.5 aydan 3 yıla dek hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Belirsiz ve mağdurun 2016 yılında yakınlaşmaya başladığı belirtilmiş iddianamede, yakınlaşmanın cinsel istismar boyutuna varmadığı kaydedildi. Mağdura cinsel istismar suçunu işlediğine dair delil bulunamadığını gösteren savcı, eylemin 'Cinsel taciz' olarak değerlendirildiğini kaydetti. İddianamenin kabulü ardındaki A.B.'nin yargılamasına 2017 yılında İlçe Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Sosyal çözümleme uzmanı, durum nedeniyle psikolojisi bozulan mağdurun ifadesine asalet edilmesini istedi. Eylemin 'cinsel taciz' yok, 'çocuğun cinsel istismarı' olabileceğini belirten mahkeme, görevsizlik kararı vererek, dosyayı Ağır Cinayet Mahkemesi'ne gönderdi.

"AYRICA SENİ HEM KENDİMİ ÖLDÜRÜRÜM"

Görevsizlik kararı arkasından A.B.'nin dosyası Diyarbakır 3'üncü Ağır Suç Oluşturan Mahkemesi'ne gönderildi. 6 Temmuz günü yapılan birincil duruşmaya katılmayan sanık A.B. hakkında zorla getirme kararı çıkarılırken, Ekim ayında yapılan 2'nci duruşmada avukatı olmadığı için savunması alınamadı. İfadesinde başından geçenleri anlatan mağdur A.D., öğretmenin tacizinin 5-6 ay devam ettiğini, korktuğu için davacı olamadığını "Hem seni, keza kendimi öldürürüm" diye tehdit ettiğini söyledi.

Davalı A.B., genç kız ile evlenmeyi düşündüğü için mesajlaştığını, o sırada ve halen evli olduğunu ifade ederken, "Kendisiyle evlenecektim. Mağdura, 'Benimle kaçar mısın?' diye sorduğumda 'Evet' dedi. Kendisi mağdur olmasına karşın, benim psikolojim bozuldu. İntihara bile teşebbüs ettim. Suçlamayı kısmen kabul ediyorum. Cezam neyse razıyım. İyi hal indirimi yapılmasın diye mahkemeye sakallı geldim. Cinsel saldırıda bulunmadım. "dedi.

Davanın son duruşmasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve mağdur avukatı Gizem Miran, sanığın 'Çocuğun cinsel istismarı' suçundan tutuklanmasını istedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Haklan Merkezi avukatı Ümit Asye Demir ise öğretmenin açığa alması gerektiğini belirterek, "Bahis kanıt olana dek uzaklaştırılması ve esir yargılanması gerekir."dedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin katılma talebini, suçtan ilk elden hasar görme sıfatı bulunmaması sebebiyle kabul etmeyen duruşma, Cumhuriyet Savcısı'nın bu yönde bir talebi olmaması sebebiyle, tutuklaması istemini reddetti.

MAAŞTAN PARA KESME CEZASI VERİLMİŞ

Sanığın tutuklanması için büyük çaba gösterdiklerini, ancak savcılık görüşü alınmadığı için tutuklanmadığını gösteren mağdur avukatı Gizem Miran, şöyle dedi:

"Sanık, evli ve 3 çocuk babası olduğu halde, mağdurla evlenmeyi düşündüğünü söylüyor. Şeriata göre 2'nci bayan olarak, imam nikahlı evlilikten laf ediyor. Müvekkil ve ailesinin güvenleri büyük ölçüde sarsılmış. Travmayı daha artı yaşamaması için müvekkili duruşmalara getirmiyorum. Ulusal Eğitim Müdürlüğü soruşturma yürütmüş. Sanığı bulunduğu okuldan alıp, Lice ilçesine göndermişler. 2 ya da 3 aylık maaştan para kesme cezası verilmiş. Çocuk istismarının cezasının maaştan kesme cezası olması acıklı bir durumdur. Sanığın gönderildiği okuldaki öğrencilerin hepsi lise öğrencisidir. Lise öğrencisi idol veya rol model olarak gördüğü kişiye ilgi besleyebilir, yakın olma görebilir. Adam bunu suç olarak görmüyor. 'Sizin kanunlarınıza kadar suçtur, ama şeriata tarafından ben bu kişiyle rızaya dayalı ilişki yaşarım. 'diyor. Bu koşul, toplum açısından büyük risk talep ediyor. Maaştan para kesme cezası ve üstü kapatılmış bir soruşturmayla aleyhinde karşıyayız. Dava karara bağlanmadığı için asla öğretmenlik yapamaması, açığa alınması gerekiyordu. Soruşturma her yönüyle beceriksiz yürütülmüş ve sonucu fecaat niteliğindedir. Sanığın tacizden yok, istismardan canice alması için çalışıyoruz. Çocuğa karşı taciz ifadesini kabul etmiyoruz. Çocuğa yönelmiş her cinsel hareket, istismardır. Sanık, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını reddeden, şeriatla yaşamak isteyen ve ona tarafından yargılanmak isteyen görünüm açısıyla mesajlar atıyor. Mahkemenin huzurunda 'Ben şeriata tarafından uygun bir şey yaptım" cümlesini ifade ediyor. Bunlarla baş etmeye çalışıyoruz. Mağdurun ailesi utangaç bir tavırda yok ve çocuklarının ardındaki. Bu bizim için toplumda fazla güç yer alan bir tavırdır."

« ÖNCEKİ YAZILAR
SONRAKİ YAZILAR »

Hiç yorum yok

Yorum Gönder